Mersin denince çoğumuzun aklına önce deniz, sahil şeridi ve portakal ağaçları gelir. Ama bilen bilir, bu şehrin kalbinde aslında Torosların serin yaylalarından gelen eşsiz bir mutfak kültürü vardır. Büyük oranda yörüklerle ve onların hayatıyla şekillenen Mersin mutfağı aynı zamanda dışardan aldığı yayla göçleri ile de çeşitlenmiştir. İşte böylece bugün hâlâ sofralarımızda yaşattığımız yayla yemekleri doğmuştur.
Mersin mutfağı; doğanın bereketini, köy hayatının samimiyetini ve Anadolu’nun paylaşım kültürünü bir arada sunar. Bu mutfak, dostluğu pekiştirmek, anıları yaşatmak ve gelenekleri kuşaktan kuşağa aktarmak için var olmuştur.
Bugün bu kültürü yaşatmaya özen gösteren mekânların başında Sarnıç Tesisleri gelir. Burada sadece yemek değil, aynı zamanda bir kültür deneyimi yaşarsınız. Masanıza gelen bir tabak sıkma, aslında Toros Dağları’nda sabahın erken saatlerinde açılmış bir hamurun, taş fırının ve anne eli değmiş yoğurdun hikâyesini anlatır.
Mersin yaylaları, bugün sayıları azalmış olsa da hala hem yörüklerin hem de yazın serinlemek isteyenlerin sığınağıdır. Ama buraya gelenlerin aklında sadece temiz hava kalmaz; sofraların bereketi, misafirperverlik ve o yöresel tatların unutulmaz aroması da iz bırakır. O iz bırakan tatlara gelin birlikte bakalım:
Sıkmanın hikâyesi aslında göç yolculuklarına kadar uzanır. Kadınlar, un, su ve tuzla yoğurdukları hamuru incecik açar; içine çökelek ya da patates koyar, sacın üzerinde çabucak pişirir. Yolculuk eden aileler için hem pratik hem de doyurucu bir yemek olur. Bugün hâlâ yaylalarda sabah çayıyla birlikte sıkma yemek, geçmişle bağ kurmak gibidir.
Gözleme ise çıkış şekli olarak sıkmaya benzese de daha zengin iç harçlarla hazırlanır ve şekli de tadı da tamamen farklıdır. Taze otlarla yapılan gözlemeler, yayla kahvaltılarında sofranın yıldızıdır.
Mersin’in köy sofralarında mis gibi kokusuyla herkesi kendine çeken bazlama, sadece bir ekmek değil, aynı zamanda paylaşımın ve bereketin sembolüdür. Özellikle Yörük kültüründe sabah erkenden sacın üzerinde pişirilen bazlamalar, içine çökelek, beyaz peynir, kavurma ya da taze otlar eklenerek tüketilir. Çocuklar için balla, büyükler için ise zeytin ve domatesle sofrayı şenlendiren bazlama, misafire ikram edilmesiyle de ayrı bir anlam taşır.
Halk arasında bazlama, bazen “çomaç” olarak da adlandırılır. Köylerde hem pratik hem de doyurucu bir kahvaltı alışkanlığı yaratır. Tarihsel olarak göçebe Yörük yaşamında kolay hazırlanması ve uzun süre tok tutmasıyla öne çıkan bazlama, bugün hâlâ Mersin sofralarının en sade ama en vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak yaşamaya devam ediyor.
Batırık, Mersin’in mutfağında adeta bir “imza yemek”tir. Rivayete göre, yazın tarlada çalışan köylüler bulguru, tahini ve yeşillikleri bir araya getirip serinletici bir yemek hazırlamış. Çoğu zaman büyük bir tepsiye konur, herkes kaşığını alıp aynı kaptan yer. İşte tam da bu yüzden batırık, sadece bir yemek değil; paylaşımın simgesidir.
Torosların eteklerinde yetişen yabani otların, Mersin mutfağında ayrı bir yeri vardır. Baharda toplanan otlarla yapılan börekler, çökelekle harmanlanmış salatalar hem sağlıklı hem de hafif sofralar kurar.
Çökeleğin kendisi de bir hikâye taşır: Eskiden köylüler fazla sütlerini ziyan olmasın diye çökeleğe dönüştürür, uzun süre saklayarak kış sofralarında kullanırlardı. Çökeleğin uzun süre dayanabilmesi için küçük bezeler haline getirip güneşte kuruturlardı. Böylece her mevsimde kolayca saklayabilir, uzun göç yıllarında bozulmadan tüketirlerdi.
Mersin mutfağında sebzeli ve otlu yemekler ne kadar öne çıkıyorsa, etli yemekler de sofraların bereketini tamamlayan vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Toroslardan gelen göçebe kültürün etkisiyle et, özellikle düğün, bayram ve şenlik sofralarında baş köşeye konur. Sac kavurma, etli keşkek, kuzu tandır ve odun fırınında güveçte ağır ağır pişen et yemekleri, hem lezzeti hem de doyuruculuğuyla misafirleri ağırlamanın en özel yoludur. Eskiden köylerde büyük kazanlarda pişirilen etli yemekler, bütün köy halkını bir araya getirir, sofranın etrafında birlik ve beraberliğin simgesi olurdu. Bugün ise bu geleneksel tatları, Mersin’in doğallığını koruyan yaylalarında ve özellikle Sarnıç Tesisleri’nin özenle hazırlanan menülerinde bulmak mümkün.
Mersin mutfağını şekillendiren yalnızca yemekler değildir. Aynı zamanda sofra kültürü de önemli bir yere sahiptir. Özellikle köy sofraları, Anadolu’nun bin yıllık misafirperverlik anlayışının en güzel örneklerinden biridir.
Köyde sofraya oturan yabancı, misafir değil, baş tacıdır. Masaya oturan herkes için mutlaka bir tabak daha konur, çay bardağı bir eksikse hemen tamamlanır. Sofranın büyüklüğü önemli değildir; önemli olan herkesin doyması ve gönlünün hoş olmasıdır.
Köy sofralarında yemeklerin büyük çoğunluğu bahçeden sofraya gelir. Köyler bereketli topraklara ve zengin su kaynaklarına sahip olduğundan hiç bir şey tazeliğini kaybetmeden dalından tencereye, dalından sofraya ulaşır. Domatesin kokusu, biberin tazeliği, yeni toplanmış salatalığın çıtırtısı… Bu sofralar, doğallığın en yalın halini gösterir. Yaylada içilen bir ayran ya da yenen bir domates, şehirde bulamayacağınız kadar farklı bir lezzete sahiptir.
İşte bu köy sofrası kültürünü şehirden uzaklaşmadan ama doğayla iç içe bir yerde yaşamak isterseniz, Sarnıç Tesisleri size tam da bunu sunar. Burada sofraya gelen her şey, tıpkı köylerde olduğu gibi doğal, taze ve özenle hazırlanmıştır. Peynirinden reçeline, hamur işlerinden sıcak yemeklerine kadar her şeyde o köy havasını hissedersiniz.
Mersin’in en bilinen tatlısı kuşkusuz cezeryedir. Osmanlı döneminden bu yana kentin simgesi haline gelen bu tatlı, rendelenmiş havuçların şekerle kaynatılıp ceviz veya fıstıkla buluşturulmasıyla hazırlanır. Yumuşacık dokusu ve enerji verici özelliğiyle cezerye, sadece bir tatlı değil, aynı zamanda Mersin’in kültürel mirasının da bir parçasıdır. Şehir merkezindeki çarşılarda rengârenk tezgâhlarda dizili cezeryeler, hem turistlerin hem de yerel halkın vazgeçilmez hediyeliklerinden biridir.
Mersin’de helva, tatlıdan öte bir anlam taşır. Un helvası ya da irmik helvası, doğumdan ölüme, bayramdan kandile kadar pek çok özel günde sofraları süsler. Köylerde kavrulan helvanın kokusu tüm mahalleye yayılır; bu da paylaşımın ve birlikteliğin habercisidir. Helva, sadece damağa değil, aynı zamanda kalplere dokunan bir tatlıdır.
Kerebiç, Mersin mutfağının en özgün tatlılarından biridir. Yayla ve köy ile bir bağlantısı olmasa da Mersin mutfağı denince kerebiçi yazmamak olmazdı. İnce irmikli hamurun içine ceviz ya da Antep fıstığı doldurularak hazırlanan kerebiç, onu farklı kılan özel köpüğüyle servis edilir. Çöven otundan elde edilen bu köpük, tatlıya hem hafiflik hem de eşsiz bir lezzet katar. Bayram sabahlarında kerebiç kokusuyla uyanmak, Mersinli aileler için çocukluktan kalma en tatlı hatıralardan biridir.
Torosların serinliğinde bir bardak köpüklü yayık ayranı içtiğinizde, neden bu içeceğin sofraların vazgeçilmezi olduğunu hemen anlarsınız. Eskiden köylüler, yoğurdu yayıkta döverek ayranı hazırlarmış; o yüzden köpüğü bol ve lezzeti doyumsuz olurdu. Bugün hâlâ Mersin sofralarında yayık ayranı, yemeklerin en güzel eşlikçisidir.Yaz aylarında ise gül şerbeti, demirhindi şerbeti ve dut şerbeti gibi geleneksel içecekler sofraları süsler.
Mersin mutfağı, bugün sadece köylerde değil; şehir merkezinde, restoranlarda ve turistik tesislerde de yaşatılıyor. Ancak asıl kıymetli olan, bu yemeklerin ruhunu kaybetmeden sunulmasıdır. İşte tam bu noktada Sarnıç Tesisleri öne çıkıyor.Burada yemek yediğinizde sadece bir tabak dolusu lezzet değil; aynı zamanda bir kültür, bir hikâye ve bir gelenek tadıyorsunuz.
Mersin mutfağı; yayla lezzetleri, köy sofralarının samimiyeti, tatlıları ve içecekleriyle bambaşka bir dünyadır. Bu mutfak; paylaşımı, doğallığı ve misafirperverliği merkezine alır.
Eğer siz de Mersin’in bu eşsiz mutfak kültürünü keşfetmek, tarihle bugünü aynı sofrada buluşturmak istiyorsanız, yolunuzu mutlaka Sarnıç Tesisleri’ne düşürün. Burada yiyeceğiniz bir tabak sıkma ya da içeceğiniz bir bardak yayık ayranı, sadece damak zevkinizi değil, ruhunuzu da doyuracak. Tamam, çok uzaksanız ve gelemiyorsanız eğer üzülmeyin. Çünkü Sarnıç geleneksel yöntemlerle üretilmiş ürünlerini sizler için Gurme Markette online satışa sunuyor. Tıklayın Mersin’in eşsiz doğası kapınıza gelsin.
İlginizi Çekebilecek Diğer Blog İçeriklerimiz